Sevgili okuyucular bu yazımda sizlerle birlikte düşünmek ve aklıma gelmeyen geleneklerimizi yanlış bildiklerimi irdelemek istiyorum.
Kısaca yaşama biçimi de dediğimiz kültür zamanla çeşitli değişikliklere uğrar bir çok sebebi olmakla beraber en büyük neden nüfus hareketleri, ekonomik sebepler teknolojik değişikler v.b
Yöremizde evlenmeyi anlatmaya çalışacağım;
Görücülük, evlenme çağına gelmiş erkek genelde yakınlarının isteği doğrultusunda yetişkin kızı olan eve ziyaretle olur, genelde yakın tanıdıkları veya aracılar vasıtasıyla haber vermeden ziyaret şeklinde gerçekleştirilir, haber vermeden gitmenin sebebi kızı doğal haliyle görmek, titiz olması, çalışkanlığı birer etken olduğundan tercih edilir.
Kız beğenilirse ziyaret amacı açıklanır eğer beğenilmemişse sanki sıradan bir ziyaret gibi geçiştirilir. İstenilen özelliklere sahipse sebebi ziyaretin nedeni açıklanır, (görücü kadınlardan oluşan,damat adayının yakın akrabalarından teşekkül eder) kız evi düşünelim diyerek zaman ister, eğer kız evi evliliğe sıcak bakıyorsa yine aracılar vasıtasıyla gelsinler diye haber gönderir, istemiyorsa bir bahaneyle oğlan evini de rencide etmeden (kız istemiyor,yaşı küçük v.s) gelmemelerini söyler. Taraflar evlenmeye sıcak bakıyorsa haberde gelmişse görücülük artık dünür olmaya terfi etmiştir, dünürlükte damat adayının babası amcası veya dayısı gibi erkeklerde bulunur, artık kız evi dünür gelineceğini bildiğinden hazırlık yapar yöresel yemekler kendi yakınları, fakat burada da çekirdek aile olmasına dikkat edilir yani yakınları. Kızın evlenmeye gönlü varsa bir de tanıdığı damat adayı ise güzel kıyafetlerini giyer suratından gülücükler eksik olmaz, yok biraz gönülsüzse surat asık yaptığı işlere de özen göstermez.
Artık söz kesme aşamasına geçilmiştir, söz kesme nişanlılıktan önceki aşama; (halk arasında Ayşe’yi Cengiz’e vermişler gibi)
Nişan (bundan böyle şerbet diyeceğim) iki ailelerin belirlediği zaman diliminde kız evinde yapılır. Ailelerin sadece akrabaları değil tanıdıkları da çağrılır, çevre yerleşkelerde oturanlara okuntu denen davetiyeler matbaada bastırılıp bizzat elden verilir, bir tören şeklinde olan şerbette davetlilere şeker su tarçın ve gıda boyasından olan karışım ikram edilir bisküvi lokum dağıtılır, takı merasimi gençlerin yöresel oyunlarından sonra şerbet sona erer.
Düğün; yine düğünde şerbette olduğu gibi iki ailenin belirlediği tarihte yapılır. Bayrak duasıyla başlar,camide yapılan duadan sonra gençlerden biri damat’ın evinin en yüksek yerine bayrağın asılmasıyla artık düğün başlamıştır (bayrak sopasına elma takmak adettendir)
Düğünün ilk günü damat’ın arkadaşları ve yakınları davul zurna ve çeşitli müzik aletleri eşliğinde gönlünce eğlenirler. Düğünün ikinci gününde genelde çevre yerleşkelerden gelen okuntulu adı verilen kişiler hayırlı olsun derler, hayırlı olsuna gelenleri davul düğün evinin biraz uzağında karşılar yine halk arasında davulcu susturma denen bahşiş davetlilerden birisi tarafından verilir. Davetlilere çay ikram edilir yemek zamanıysa yemek servisi yapılır ağırlama denen müzik çalınır. Davetliler genelde giderken damat’ın babasına okuntu denen zarfa para koyarak genç çifte katkı sağlarlar. Baş gezmesi yerleşkenin mahallelerini gençlerden oluşan düğün alayının kortejiyle yapılır. Gençlerden birisi gelin adayının elbiselerinin konulduğu siniyi başında taşır, gelin adayının saklandığı eve kadar gidilir ve oradan alınan gelin ve arkadaşları aynı kortejle kendi babasının evine bırakılır, kız kınası ve oğlan kınasının yapılma şekli zamanını siz okuyucularıma bırakıyorum yorumlarda eklerseniz sevinirim.
Üçüncü gün artık düğünün son günüdür sabah saatlerinde oluşturulan konvoyla gelin baba evinden alınarak yakın yerleşkelerde gezdirilerek mezarlığın dışında dualar okunarak son bulur.
Sevgili okurlar gelin arabasının kapılarının açılmaması gibi ayrıntıları sizler eklersiniz sanırım.
Sadece şunu dile getirmek istiyorum eskiden çok güzel halay çeken guruplar vardı şimdi onlar yok ,sayın kaymakamımızın ve belediye başkanımızın öncülüğünde bilen birkaç kişiden gençlere öğretmesi için yardım alınamaz mı? Bizim gençlerimiz başka yörelerin folklor ‘üne gıptayla bakacaklarını kendi öz kültürlerini öğrenirler.
En güzel günler sizlerle olsun
Adnan KÜTÜK
AŞK MUTLULUK ÜZÜNTÜ
Aşk, mutluluk, üzüntü, bilgi, zenginlik, kibir ve zaman birlikte yaşadıkları bir ada, yaklaşmakta olan tsunami tehdidi altındaymış. Adadan kaçmaya karar vermişler. Hepsi bir yolunu bulup uzaklaşmış. Aşk yapayalnız kalmış. Yardım arıyormuş.
Zenginlik çok lüks bir teknede geçmekte imiş. Aşkın yardım çağrısına, teknemde çok fazla altın gümüş var. Senin için yer yok, diyerek cevap vermiş.
Aşk bu kez bir yelkenlinin içinde kibirden yardım istemiş. O da sırılsıklamsın. Yelkenimi berbat edersin demiş.
Üzüntüden yardım istemiş, o da sevgili aşk o kadar üzgünüm ki yalnız kalmaya ihtiyacım var demiş.
Mutluluk ise o kadar mutluymuş ki yanından geçerken aşkın farkına bile varmamış.
Aşk çaresizlikle çırpınırken, bir ses gel sandalıma sana yardım edeyim diye çağırmış. Bir bakmış sandalda bilgi de var. Sandalın sahibi onların ikisini almış, güvenli bir adaya götürmüş.
Yer imleri