3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Dehri

Threaded View

  1. #1
    Kıdemli Üye
    Üyelik tarihi
    05.12.2009
    Yer
    Çerkezköy
    Yaş
    44
    Mesajlar
    239
    Teşekkür
    306
    Aldığı Teşekkür
    244

    Beitrag Dehri

    Dehri

    Allahü teâlâyı inkâr eden zeki bir dehri [ateist] vardı. Hıristiyan din adamları bu dehriye cevap veremeyince, sana ancak İslam âlimleri cevap verebilir diyerek onu Basra'ya gönderirler. Basra'ya gelip, dünyada bana cevap verebilecek bir âlim bulamadım der. Herkese meydan okur.

    Hammad hazretleri (hele önce bizim çocuklarla tartış, gerekirse âlimlerle görüşürsün) der, onun karşısına genç yaştaki Numan bin Sabit'i [imam-ı a'zam Ebu Hanife hazretlerini] çıkarır. Dehri, çocuk denilecek yaştaki bir gençle tartışmayı gururuna yediremez. Kürsüye yumruk vurur, "Hani nerede, o meşhur âlimleriniz" der.

    Genç Numan bin Sabit onu, onun silahı ile vurur. "Ne o der, demek benden korkmaya başladın?" Dehri bu söze tahammül edemeyerek ilk sorusunu sorar:
    - Var olan şeyin başlangıcı ve sonu olmaması mümkün mü?
    - Mümkündür.

    - Nasıl olur?
    - Sayıları bilirsin birden önce hangi sayı vardır?

    - Bir şey yoktur.
    - Mecazi bir olanın önünde bir şey olmayınca, hakiki bir olanın önünde ne olabilir?

    - Peki hakiki olanın yönü ne tarafadır?
    - Mumun ışığı ne taraftadır?

    - Bir tarafta denemez.
    - Mecazi ışık için böyle denirse ebedi nur olan için ne denebilir?

    - Her var olanın bir yeri olması gerekmez mi?
    - Mahluklar için öyledir.

    - İlah kâinatta ise, bir yerde görünmesi gerekmez mi?
    - Yaratan ile yaratılan mukayese edilmez ama sütte yağı görebiliyor musun?

    - Görülmez.
    - Sütte yağ olduğu bir gerçek iken, göremiyoruz diye nasıl inkâr edilir? Ben de sana bir soru sorayım: Senin aklın var mı?

    - Elbette var.
    - Var olan şey görünür dedin. Aklın varsa gösterebilir misin?

    - Peki O, şu anda ne yapmaktadır?
    - Sen bütün soruları kürsüden sordun. Biraz da ben kürsüden cevap vereyim.

    - Peki geç kürsüye.

    İmam-ı a'zam olacak bu genç, kürsüye çıkıp, "Allahü teâlâ şu anda, senin gibi imansız bir dehriyi kürsüden indiriyor ve benim gibi bir muvahhidi kürsüye çıkarıyor" der ve ardından Rahman suresinin (Öyle iken Rabbinizin hangi nimetlerini inkâr edebilirsiniz?) mealindeki 28. âyetini okur. Kalabalık hep bir ağızdan istiğfara başlar. Bu arada dehri çoktan uzaklaşıp gitmiştir.


    (ALINTI)
    Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim, Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur... Ben dostlarımı ruhumla severim, O ne durur, ne de unutur... " MEVLANA


  2. Facebook Adınla Yorum Yap

 

 

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •