TERBİYE, NEZAKET, GÖRGÜ VE ZARAFET KAVRAMLARI
İnsanların özel yaşamlarında ve örgüt çalışanlarının yaptıkları görevin özelliğinden dolayı nezaket ve görgü kurallarına önem vermeleri, bireysel yaşamın daha uyumlu ve düzenli olmasının yanında, örgütle halk arasında sağlıklı bir diyalogun kurulmasına yardımcı olur. İnsanlarla samimi dostça ve içten ilişkiler kurmanın koşulu, nazik ve içten davranışlar göstermektir. Kaba, kırıcı ve kaprisleri olan bir insanın, nazik davranışlar gösterip insanlarla sağlıklı ilişkiler kurması imkânsızdır. Her örgüt çalışanı görgülü, zarif, nazik, inçe, hoşgörülü sade ve dikkatli olmayı, görevini etkin bir biçimde yerine getirmenin koşulu olarak görmesi gerekir.
Sosyal yaşam çoğu zaman yazılı olmayan, fakat derlenmesi mümkün olan kuralların ayrıntılarında belirlenir. Terbiye, bu kurallarla, aile ve toplum içinde eğitilmek ve uyum gösterme alışkanlıklarıdır. Nezaket ise, terbiye sonucu geleneklere uygun, saygılı, barışçı ve dürüst bir davranışın ifadesidir.Zarafet kavramı ise,sosyal yaşamda kişilerin görünümlerinin söz, yazı ve hareketlerinin hoşa giden bir niteliğe ulaşmasıdır.Geniş kapsamı ile zarafet, zorunluluk olmadan,karşılı beklemeden,geleneklere uygun,güvenli,ölçülü,hoşgörülü,yakışık alan, yarışır, sadelik içinde,rahat ve akıcı sözler ve hareketlerle kişinin yarattığı bir etkidir.
TERBİYE KAVRAMI
Terbiye, eğitim, görgü, belli bir eğitimle yetişmek, iyi ahlak, nezaket ve görgü kurallarına bağlılık anlamına gelir. Görgü ve yaşam kurallarına uyup, uymamanın görünüşte büyük bir önemi yok gibi düşünülebilir, ancak görgü ve yaşam kurallarının, kanunlardan daha etkili bir yaptırım gücü vardır. O güç, insanlardaki beğenilme isteğidir. Çünkü her insanda, son derece güçlü bir kendini başkalarına beğendirme, sevilme, sayılma, itibar görme isteği vardır. İşte bu istek, kişiyi görgülü olmaya yöneltir.
Toplumda sevilen, sayılan, aranan ve sözü geçen bir insan olmamız, bu kaideleri tam olarak bilmemize ve uygulamamıza bağlıdır. Görgü insanın kendine saygı duygusunu güçlendirir ve bu saygı, güçsüzleri ezmekten alıkoyduğu gibi, kişinin dengesiz davranışlarına da mani olur. Terbiyeli kişi, kendisine saygı duyduğu için başkalarında saygı duyan kişidir.Bu öz saygı,onu kişilik zaaflarına düşmekten daima alıkoyar.Görgünün esas adı,kendine ve başkalarına karşı saygılı olmaktır.Çünkü insanı gerçek insan yapan onun davranışlarıdır.
İnsanların topluluk halinde yaşamaya başladıkları günden beri, oluşturdukları görgü kuralları, onların hayatlarını düzene soktuğu gibi hemen her zaman, aralarındaki ilişkilerde, haberleşme, yemek, giyim, ev sahipliği, misafirlik, tanışma, konuşma vs. gibi hallerde de onların insanca yaşamalarını sağlamıştır. Esasında, her şeyde olduğu gibi, görgüde de, kibarlılıkta da aşırılıktan kaçınmak en doğru hareketlerdir. Ne yaparsak yapalım, nerede olursak olalım, görünüşümüzle, davranışımızla çevremizi rahatsız etmemeyi ilke edinmek esastır. Gerçekten görgülü olmanın ilk ve önde gelen şartı budur.
Kibarlığın, inçeligin, zarafetin en değerlisi yürekten, icden gelenidir. Bununla beraber, sosyal ilişkilerde çoğu kez iyi niyetimiz ve sevgilerimiz, ne türlü davranmamız gerektiğini tayine yetmez. İşte o zaman görgü kurallarına başvurmamız gerekecektir. Bunun için de tek yol, görgü kurallarını öğrenmektir. Çünkü insanlar görgülü, terbiyeli olarak dünyaya gelmezler. Bu kurallar, sonradan yaşam boyu bir kültür içinde öğrenilir.
Nezaket ve terbiye, her yaştaki insana yakışan, onu sevimli ve saygılı kılan sihirli bir özelliğe sahiptir. Ailede, mahallede, okulda, çarşı, pazarda, toplu taşıma araçlarında, her zaman ve her yerde nazik ve terbiyeli insanlar ilgi odağı haline gelir, derhal fark edilirler. İnsanlar onlar ile birlikte bulunmaktan sıkılmaz, aksine tebessüm ve sıcak bakışlarıyla onlardan hoşlandıklarını ifade ederler.
Terbiyeli ve nazik insanların sevenleri, dostları ve çevreleri oldukça geniştir. Nezaket ve terbiyenin temelinde başkalarına iyilikte bulunmak, kimseyi üzmemek düşüncesi yatar. Karşısındakilere hep kendinden bahseden, herkesin lafını ağzına tıkayıp sürekli kendisi konuşmak isteyen, başkalarının davranışlarını eleştirmekten başka bir şey düşünmeyen kimseler, sıkıcı ve sevimsiz insanlardır. Kimse onlarla uzun zaman beraber olmak istemez, aksine, ilk fırsatta onlardan kurtulmanın bir yolunu arar.
Toplumda nazik, terbiyeli ve kibar bir kişi, kaba birinden daha kolay kabul edilir. Tutum ve davranışlarında tutarlı biri, bir dengesizden, daha çok güven verir. Her zaman, her koşulda, terbiyeden yoksun, görgüsüz bir kişinin karşısında bile, insanın terbiyesini, kibarlılığını koruyabilmesi esas alınmalıdır. Aksi davranışımız bizi o terbiyesiz, görgüsüz kişinin seviyesine indirmiş olur. İnsanların küçük kusurlarına karşı hoşgörü, yaşama biçimine saygı, görgülü olmanın özünü oluşturur.
Nerede, nasıl davranacağımızı bilmek, gerçekten çok önemlidir. Zira el sıkma gibi en basit, en iyi bildiğimizi sandığımız bir davranış yüzünden bile, bir gün mahcup duruma düşebiliriz. Sabırsızlık edip de elimizi bizden yaşça, sosyal mevkice büyük birden, ya da bir kadından önce uzatmak durumunda kalırsak ve karşımızdaki biraz katı, acımasız biriyse, elimizi öylece havada bırakıp, yaptığımız görgü yanlışımız yüzümüze vurulabilir. Bu bakımdan görgü ve nezaket kurallarını hemen her yaşta ve her zaman bilmek ve uygulamak gerekir.
Başkaların inciten her tür davranış ve söz, umumi yerlerde yüksek sesle konuşmak, edebe ve terbiye kurallarına aykırıdır. Başkalarının bulunduğu yerde arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldamak, terbiye ve görgü kurallarına aykırıdır. Arkadaşınızla anlaştığınız saate buluşmalısınız, aksi takdirde nezaketsizlik örneği sergilemiş olursunuz. Tanımadığınız insanların sohbetine karışmak, karşımıza çıkan bir kimseyi aşırı derecede göz hapsine almak, yapılan işlerde görüşü sorulmadan olaya karışmak, terbiye, nezaket ve görgü kurallarına aykırıdır.
Dursun Ali Yıldırım
Milli Eğitim Bakanlığı
Protokol Müdürü
Yer imleri