eskiden hangi hikaye masal tekerleme fıkra bilmeceler anlatılırdı bu konuda bana yardımcı olur musunuz???
eskiden hangi hikaye masal tekerleme fıkra bilmeceler anlatılırdı bu konuda bana yardımcı olur musunuz???
Konu Tugay ÜLGER tarafından (21.03.2011 Saat 18:19 ) değiştirilmiştir. Sebep: Başlık
** KEyFe KEdER aLaYıNa gİdEr BiZ AğAçÖrEnLiYiZ ŞEKLİMİZ yeter**:icon_shadeicon_s::icon_shadeicon_s:
* Başlık seçimlerinde biraz daha dikkatli olursak daha çok yardım alabiliriz üyelerimizden, teşekkürler.
Eski bir hikaye örneği;
Kahvenin hatırı
Eski bir hikayedir, vaktiyle İstanbul'da Yemiş İskelesi'nde kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra âmâ düşen bir adamdan naklen Üsküdarlı halk şairi Vasıf, ondan da naklen Reşad Ekrem şöyle kaydediyor (İstanbul Ansiklopedisi V, 2808):
Bu adamın "Bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip,
- Hey arkadaş!. Hep müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kâfire yapma, demiş. Kâfir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanı imiş. Âmâ, hiç şüphesiz ki o zaman gözü açık, birer kahve yapıp vermiş. En sonra da iki kahve yapıp,
- Kaptan, biz de seninle içelim!.. diye Rum müşterinin yanına oturmuş.
Yeniçeri,
- Heeyy!.. Ben sana o kafire kahve yapma diye tenbih etmedim mi? deyince kahveci de,
- Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!.. cevabını vermiş.
Aradan zaman geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında şuyû bulduğuna göre Sisam'da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. Gün gelmiş, Yemiş İskelesi'nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler, bekleşirler imiş. O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş. Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış. İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir canda beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekden,
- Beş kuruş!.. diye bağırmış.
Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. Zavallı kahveci, "Beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek!?.." diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum,
- Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi'ndeki kahveci değil misin?!...
Kucaklaşıp öpüşmüşler.
Bir fincan kahvenin hatırını sayanlardır ki asi de olsa, şakî de olsa merd adamdır."
Eski tekerlemelerden :
1-üşüdüm üşüdüm daldan elma düşürdüm
elmamı yediler bana cüce dediler
cücelikten çıktım ablama gittim
ablam pilav pişirmiş içine fare düşürmüş
fareyi ne yapmalı minareden atmalı
minarede bi kuş var kanadında gümüş var
eniştemin cebinde türlü türlü yemiş var.
2-çantamı aldım koluma çıktım asfalt yoluna
ben bi subay beklerken
çöpçüde girdi koluma
çöpçü bana göz atar ayağıyla to atar
gözün kör olsun çöpçü elalem bize bakar
kendi damdan atladı
apandisi patladı
bunu gören fareler oynamaya başladı
3-gök yüzüne merdiven kursam çıksam sevgiden
bulutlarla oynasam güneşe dokunmadan
yağmur olsam toprağa düşsem
çocuk olsam yeniden
Eski bilmeceler;
1.Ten ten tena Dumanı fena Bir temenna çak Söyleyim sana ?
2.Tangır elek tangır saç Un elerim karnım aç
3.Takur tukur takanı İçindedir bakanı İki tulum azığı Altındadır kazığı
4.Mel melecik Yol daracık Dördü büyük bir ufacık
5.Benim bir öküzüm var Arkadan sürülür
6.Elden ele belden bele Bunu bilmeyen kertenkele
7.Aksaray ortasında Sarı papaz oturur
8.Ormanda doğdum Ormanda büyüdüm Geldiğin zaman Karnım delik deşik
9.Yeşil ehrami gara çubuği gırmızi enterisi Bayaz leçegi gara gopçasi
10.Dağda doğdum Dağda büyüdüm Köye indim Herkese yol oldum
Yer imleri