Suret, bir kimsenin dış görünüşü, fizikî yapısıdır.Siret ise, insanın özüdür, benliği,karakteridir.
İnsanlar biriyle muhatap olacakları zaman önce onun duruşuna, fiziki yapısına bakarlar. Halbuki kişinin görüntüsü değil, özü önemlidir; maddeye değil manevi boyuta bakmak gerekir. İnsan tabiatı gereği karşısındakini sözleriyle çabuk inandırır ve kendisi de inanır ama önemli olan o sözlerin ne kadar samimi, içten olduğudur. Nice tipi hoş görünen kimse vardır ancak özünde kötüdür;kimileri de vardır hoş bir görüntüsü yoktur ama özünde iyi bir kimsedir. Bu yüzden karşısındakini cezbetmez. Ancak şu da bir gerçektir ki insanın kalbî özelliği yüzüne akseder, kalbi güzel olanın yüzü de nurludur.
Günümüzde maalesef bu dış görüntü daha ön planda tutuluyor. Bu konuda bir menkıbe vardır: Bir adamın burnu çok büyükmüş ve çevresindekiler, arkadaşları onunla alay ederlermiş.Yine bir gün o kimseyle alay edilince, adam dönüp şöyle cevap vermiş: "Hayrola ustasını mı beğenmediniz?" Hayatta her şey zıttı ile bilinir.Çirkin olmasa güzelin, kötü olmasa iyinin değeri anlaşılabilir mi? Bu konuda yine bir söz vardır:"Testinin nakışıyla oynamayı bırak, sana lazım olan su dereye koş." Etrafımızdakilerin dış görünüşüyle ilgilenmek yerine onların bilgilerinden, iyi yönlerinden,tecrübelerinden faydalanmaya çalışmalıyız.
Bu konuda bir beyit vardır:
"Suretten gel sıfata yolda safa bulasın
Hayallerde kalma ki yolda mahrum kalasın."
Beyitte surete aldanma, sıfata yani öze dön ki mutlu olasın; hayallerle uğraşma ki bu güzelliklerden mahrum kalma, deniliyor.
Bir insanın insanlığı, öğrenip öğretmek ve başkalarını aydınlatmakla belli olur ve ortaya çıkar. Bilmediği hâlde öğrenmeyi düşünmeyen,öğrendikleriyle kendini yenileyip başkalrına da örnek olmayan, sûretâ insan görünse de sî reti açısından düşündürücüdür!
Yer imleri